Gülistan Karasu
Hayat yolculuğunda ilerlemenin yolunu ararken yazmanın iyi hissettirdiğini, iyileştirdiğini keşfeden bir kâşif.

Hey Yavrum Hey

Hey Yavrum Hey

Üzerine tam oturan deri pantolonunu giydi poposuna bir şaplak attı. Hey yavrum hey analar neler doğuruyor diye kendi kendine iltifat etti. Hayallerinin gerçek oluşu içindeki heyecanı daha da coşturdu. Deri ceketinin fermuarını havalı bir şekilde çekip, beline kadar olan saçlarını topladı. Siyah postalları ayağına geçirdi. Geceden hazırladığı kamp çantasını sırtına aldı. Simsiyah zemin üzerine pembe açelya desenli kaskına baktı, ilk gördüğünde zaten âşık olmuştu bu desene.

Şöyle dönüp evine baktı, iki hafta sonra görüşürüz deyip kapıdan çıktı.

Park yerinde onu bekleyen siyah HONDA NM4 ABS Touring model motosikletine doğru yürürken sanki uçuyor gibiydi.  Hayallerine giden rotasının başlangıç noktasındaydı. Defalarca provasını yaptığı şekilde, kendinden emin motoruna oturdu kaskını başına geçirdi ve kamerasını açtı.

Antalya’dan başlayıp Kaş, Kalkan, Demre, Muğla, Fethiye ve Gökova’dan geçerek Bodrum’a gitmek ve sonra evine geri dönmek niyetindeydi. Sonbaharın sarılı turunculu manzarasına kayıtsız kalamadığı her yerde durdu ve harika fotoğraflar çekti.

İlk akşam Darboğaz da birkaç çadırın olduğu yerde konaklayacaktı. Yıldızların altında çadırsız sabahlamaya karar verdi. O kadar mutluydu ki açlık hissetmiyordu. Yine de bir şeyler atıştırmak istedi. Termosunu ve hazırladığı minik atıştırmalıkları çıkardı. Kahvesine eşlik eden tuzlu kurabiyesi ne kadarda lezzetliydi.

Uyku tulumunun yastığını unutmuştu. Kumdan küçük yaygın bir öbek yapıp üstünü örttü. Sırt üstü uzandığında hasret kaldığı sevgilisiyle kavuşmuş gibi hissediyordu.

Saçını hafifçe uçurup yüzünü okşayan meltem eşliğinde öylece gökyüzüne bakarken annesinin çocukluk anısı aklına geldi. Defalarca dinlese de doyamazdı.

Yaz aylarında bunaltıcı sıcakta yastığını alan damdaki yataklardan birine uzanırmış. Bir akşam yemeğinde tuzlu ayranı çok kaçıran annesi su içmek için kalktığında damdan yonca balyalarının üstüne düşmüş. Ertesi gün avludaki balyalar samanlığa taşınınca anneannesi dört çocuğunu birbirine bağlayıp yatırmış. Maazallah mermer zemine düşerlerse bir yerleri kırılır diye tedbir almış.

Bende kendimi bir ağaca mı bağlasam? Bir yerlere yuvarlanır gider miyim? diye düşünürken uykuya daldı.

Ömrünün en tatlı uykusundan yüzünde ılık güneş ışığı ve ayaklarında hissettiği ıslak serinlikle uyandı. Aklına gelen başına mı gelmişti? Yuvarlana yuvarlana denizin kenarına inmiş de beyaz dalga köpükleri ayaklarını mı ıslatıyordu?

Uzandığı yerden hafifçe doğruldu. Tam tahmin ettiği gibiydi. Anlatsa kimse inanmazdı belki. O gün uyku tulumunun kurumasını beklerken yanında getirdiği defterine not aldı. Uyumadan önce yıldızlara bakarken düşündüğüm başıma geldi. Bir daha ki kamp yerinde uyumadan önce, yeni yerler keşfetmeyi ve yeni insanlarla tanışmayı düşüneceğim.

 

 

Yorum Bırak

Cart
  • Your cart is empty Browse Shop
    Select the fields to be shown. Others will be hidden. Drag and drop to rearrange the order.
    • Image
    • SKU
    • Rating
    • Price
    • Stock
    • Availability
    • Add to cart
    • Description
    • Content
    • Weight
    • Dimensions
    • Additional information
    Click outside to hide the comparison bar
    Compare