Gülistan Karasu
Hayat yolculuğunda ilerlemenin yolunu ararken yazmanın iyi hissettirdiğini, iyileştirdiğini keşfeden bir kâşif.

Yazarak özgürleşmek

Hayat yolculuğunda dönüp dolaşıp benzer noktaya geldiğimde aynı tepkilerin işe yaramadığını keşfedeli beş yıl oldu.  Beş yıl önce kızlarımın cesaretlendirmesiyle Meltem Reyhan Atölyelerine katılmak hayatımın dönüm noktalarından biriydi.Yazma serüvenim Hikâyeni Yeniden Yaz Atölyesi’yle başladı. Diğer katılımcılar olanı olduğu gibi yazmış ama ben hikâye olarak yazmıştım. Yanlış yaptım düşüncesi, hocamın ‘sen yaz, içindeki kadın yazarak özgürleşecek’ demesiyle uçup gitti. İşte o günden sonra çantamdan defter ve kalemi hiç eksik etmedim.Yazdıklarımın içinde kurgu hikayelerde var, hayatımda iz bırakmış olaylarda. Bugün sizinle ilk yazdığım yazılardan birini paylaşacağım. Cümleler devrik, anlatım masalsı benim için tesiri güçlü. Umarım okurken kırk küsür yaşındaki kadının içinde, özgürleşmeyi bekleyen kız çocuğunu siz de duyarsınız.Bu hikâyeyi yazalı beş yıl oldu. Beş yılda hayatımda çok şey değişti. Örneğin kendime sakladığım bu yazıyı sizlerle paylaşma cesareti gösterebiliyorum. Hem de ilk haliyle. Buradaki amaç ifade etme, cümle kurma, anlatım konusunda nasıl olduğunuza bakmadan o hikâyenin içinizden çıkıp kâğıda dökülmesi. Belki bu durum sizlere de ilham olur.

Mavi Elbise

Ben mavi bir elbiseyim dokuz yaşındaki kız çocuğunun üzerinde. Bayram günü, nasılda mutlu içimde. Hani o eski bayramlardan biri işte.  Arifesinde saçlarını kınalamış annesi, lüleler dokundukça kına kokusu işledi tenime. Tadını çıkarırken günün her çocuk gibi neşe içinde, memleketinin kırkikindi yağmurları başlayıverdi birdenbire. Nasılda özendi ben ıslanmayayım diye, koştu hemen evine.Camdan barken, bulanık yağmur sularını evlerine doğru oluk oluk akışını izledi. Anne ve babasının telaşını anlamadı öncesinde. Babası bahçe duvarına çıkmış ayaklarını ıslanmaktan korurken, annesi tavuklarının olduğu bodrum katını kontrol etmek için indi bahçeye, pencereden atlayıverdi tavukların kümesine.  İçerinin çoktan su ile dolduğunu anlayan annesi çığlık çığlığa bağırırken, babası dona kaldı duvarın üstünde.Seslendi annesi kıza, anneanneni çağır yardıma gelsin.Aklında ben vardım yani mavi elbise. Yepyeniydim ve giyilmemiştim bir gün bile. Çaresiz o yağmurda koyuldu yola, çamurlu sularda koşarken, düşüverdi çukura.  Şimdi olmazdı. Sızlanmanın zamanı değildi, hayalinde kendini dönüştürüverdi cesur bir ulağa. Ulaştırdı haberi anneannesine, başarmanın gururuyla.Kızın aklında olan başka bir şey daha. Çok beklediği bir film çıkacaktı televizyonda. Nasılsa biter bu tantana, keyifle izler atarım kahkaha dedi ama olmadı.Halbuki görevini yerine getirmiş, donakalan babasının yapmadığını yapmış, annesinin gönlünü etmiş, hatta kendi kendini kurtararak kimseye yük olmamıştı. Sonunda o filmi izlerim dedi de istediği olmadı.Ben mavi bir elbiseyim, kırk küsür yaşındaki bir kadının çocukluk hikayesinde. Küçüldüm, eskidim, atıldım belki ama izim kaldı içinde.Sorumluluğunu yerine getirmeyen, O’nu evin hem erkeği hem kadını, çocuklarının hem annesi hem babası yapanda. Sen yaparsın diyen ve kendi yapması gerekenleri O’na yaptırmaya çalışan ekip başında. Benim ihtiyacım karşılanmıyor, sen karşıla diyen kadınlarda.Benim izim vardı.Bu izi dünyanın en güzel aynasındaki eşsiz yansımasında fark etti. Ferahlatıcı bir meltem esti o anda. Dinledi esintinin fısıltılarını ruhuyla. Yeniden baktı olanlara, herkesin beklentisini yerine getirmiş, kendi istediğini yapamamıştı oysa.Gözlerini kapattı. Yapmak istediklerini ve desteklendiğini hayal etti, üzerinde yeni bir mavi elbise ve kalbinde umutla.

Sadece yazmakla olur mu?

Şimdi aklınızda oluşmuş olabilecek soruları tahmin edip birkaç kelam etmek isterim. Düştüm-kalktım üzerimi silkeleyip devam ettim. Korktum-kaçtım saklandım sonra cesaret edip ortaya çıktım.  Üzüldüm-ağladım, yorulduğumda dinlendim. Güzel sürprizlerle güldüm.  Hemen bitsin istediklerim de oldu, hiç bitmesin dediklerim de. Verilen ödevlerde yaptıklarım da oldu, yapamadıklarım da. Emek ve sabırla yürüdüm yolda, hala yoldayım. Yol ne getirir bilinmez. Bildiğim tek şey emrime amade iki dostum var. Kalem ve kâğıt.Sadece yazmakla olmuyor ama yaşadıklarımı taçlandırmanın benim için en güzel yolu yazmak. Peki ya siz hayat yolunu yürürken, yaşadıklarınızı neyle taçlandırıyorsunuz?

Yorum Bırak

Cart
  • Your cart is empty Browse Shop
    Select the fields to be shown. Others will be hidden. Drag and drop to rearrange the order.
    • Image
    • SKU
    • Rating
    • Price
    • Stock
    • Availability
    • Add to cart
    • Description
    • Content
    • Weight
    • Dimensions
    • Additional information
    Click outside to hide the comparison bar
    Compare