Telefon alarmı çalmaya başladı. Nasıl bir yorgunluk bu Allah’ım? Defalarca alarm sesini değiştirdiyse de işe yaramamış, dinç uyanamamıştı Banu. En sonunda Rumeli Orhan Kemal’den Para Bizde’yi alarm sesi yaptı.
Para bizde, şöhret bizde
Sizde ne var haydi söyle
Hayat bizde, her şey bizde
Sizde ne var haydi söyle
Amacı yataktan kolaylıkla kalmaktı. Hatta belki de dans ederek. Ne gezer? Yatağa yapışmış bedenini zorlayarak kalktı. Yatağına geri dönüp kaldığı yerden devam etmek isterdi de sorumlulukları isteklerini bastırıyordu. Sahi ne zaman istediğini yapabilecekti. Çocuklar büyüdüğünde mi? Emekli olduğunda mı? Bir anlığına gençliği ellerinden kayıp giderken daha şimdiden yaşlı hissetti. Zihin fanusunda bu düşünceler dönüp dururken, yaşıyorsam yapabilirim dedi. Karamsar düşünceler uçup gitti.
Anne sabahlığını giydi yarı açık gözleri, dağılmış saçları ile mutfakta kahvaltı hazırlamaya koyuldu. Tüp biter mi acaba? Diye düşündü. İki taşım kaynayan yumurtanın altını kapattı. Geri kalanı da suyun sıcağıyla pişsin istedi. Yatakları topladı kendini duşun altına attı. Buz gibi suyla şoklandı. İyice bir uyandı. Ardından sıcacık banyosunu yaptı. Yokluktan değildi soğuk suyla duş alması. Araştırmış, işin uzmanı kişilerle görüşmüştü. Soyut taraftan bakarsa, amaç negatif enerjiyi uzaklaştırmaktı. Somut taraftan bakarsa soğuk suyun etkisiyle daralan dokular, sıcak suyla devam edilince gevşiyor ve içindeki toksin yükünü fırlatarak bedenden atılmasını sağlıyordu.
Kat kat giydiği çamaşırların üstüne çalışan insan pantolon ve gömleğini giydi. Soğuk suyla duş alacak kadar cesur, sonrasında üşümeyeyim diye kat kat giyinecek kadar korkaktı. Utanmasa daha da giyinirdi de işte… Telefondaki aplikasyona baktı, otobüsün gelmesine 5 dakika vardı. İyi dedi. Yetişirim. Yardım sever montunu giyip, sırtına çantasını, bir eline öğlen yemeğini bir eline çöpü aldı. Otobüse yetişme telaşıyla çöp poşetini de işe götürme ihtimalini düşünerek çöpü at diye tekrarladı içinden. Daha önce yemeğini çöpe atıp, çöp torbasıyla otobüse binmişti.
Otobüsten inip hedefine doğru yürürken köşeyi döndüğünde kediler peşine takıldı. Hepsine de günaydın dedi. Başta kendi, peşinde sekiz kediyle işyerinin kapısına geldi. Çantasını bırakıp sokak kedilerine mama verdi.
İnsan üzerine çalışmanın verdiği sorumluluktan dolayı tüm dikkatini işine odakladı. İnsandı bu, makine değildi ki yanlış yapınca söküp yeniden taksın ya da herhangi bir sayfa da değildi silip yeniden yazsın. Yoğun çalışmasına mola vermek biraz rahatlamak için neşe şalını omuzlarına atıp odasından çıkarken çalışma arkadaşını görüp irkildi.
-Ay ödüm koptu üç harfli gördüm.
-Hani nerde kız?
-Sensin üç harfli
Bunu söylerken üç parmağını sırayla göstererek arkadaşının ismini kodladı.
-A-l-i.
Bekledi bir süre, Ali’nin algılaması birkaç saniye sürdü.
Birlikte kahkaha atarken ‘sen bu zekayla buralarda harcanıyorsun’ dedi Ali.
Bir kahve iyi giderdi şimdi, çalışma alanından biraz uzaklaşıp sosyalleşmek gerekirdi. Danışmada çalışan Aslı’nın yanına gitti. Kurumun tuvaleti arızalanmış belediyeye haber verilmişti de Aslı’nın bu durumdan haberi olmamıştı. Aslı, belediye çalışanları tuvaleti sorduğunda onları yönlendirdikten sonra dönüp Banu’ya sordu.
-Tuvalette ne var?
Kahvesinin son yudumunu içtikten sonra sakin sakin cevap verdi.
-Bok var.
Birlikte gülmeye başladılar. Aslı Banu’nun cevabına gülerken, Banu Aslı’nın Adile Naşit’i anımsatan kahkahasına gülüyordu.
Bundan sonra iş çıkışına kadar çok da kayda değer bir şey yaşamadı.
İş çıkışı güzel havayı görünce eve kadar yürümeyi hedeflemişti. Tam 7 kilometre yürüdü. Yürürken her şeyi gözlemliyor, hoşuna giden şeyleri niyet sepetine atıyordu. Bir kadını motosikletiyle giderken gördü. Ne o kadın gibi olmayı ne o motosikleti istiyordu. İstediği motosiklet kullanma haliydi ve bu hali attı sepetine. Dengede ve özgürce yol almak.
Evine geldiğinde hızlıca ev hanımı eşofmanını giydi. Akşam yemeğini bir gün önceden hazırlamış, sofrayı kurarken Spotify’dan müzik açtı. Hümeyra’dan Kirli Beyaz Kedi şarkısı çalmaya başladı.
Nasılsın kızım
Anlat bana hikayeni
Kimler üzdü gözlerini
Nasılsın kızım
Söyle bana kendini neler kırdı kalbini
Gözleri doldu dolmasına da gözlerini üzenler geçmişte kalmış yerine suskunluğu bırakmıştı. Elinden geldiğince geçmişinden söz etmemeye karar verdi. Kimsenin meraklı sorularına cevap vermemeyi tercih ediyor, bulunduğu ortamın magazin malzemesi olmayı istemiyordu.
Çocuğun ödevi, ertesi günün yemeği, bulaşık derken saate gözleri takıldı. Geç oldu sessiz ol pijamasını giydi. Yatağa girdi, bu pijama da olmasa uykusundan çalabilirdi.
O gece rüya gördü.
Ellerinde zarif, pembe, sol göğsünün üzerinde altın rengi işlenmiş kadın yazan harika bir elbise tutuyordu. Elbisedeki gariplikler dikkatini çekti, aynı kendi gibi yüzü saçları, elleri bacakları vardı.
O anda ses duydu ‘bu elbiseyi ne zaman giyeceksin’.
Her zamanki vaktinden önce, irkilerek uyandı. Ellerini hızla çarpan kalbine götürdüğünde kurumuş dudaklarından dökülüverdi kelimeler ‘bu da ne demek?’…